ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDA HZ. MEHDİ (A.S) İLE
İLGİLİ RİVAYETLER
İLGİLİ RİVAYETLER
- El-Ayyaşi kendi senediyle Ali b. Hüseyin (İmam Zeynelabidin)den, Resullullah (SAV)’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Eğer dünyanın ömrünün (sona ermesine) sadece bir gün kalmış olsa,
Allah bu günü, ailemden ismi benim ismimle aynı olan bir kişinin zuhur
edip zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyayı adaletle dolduracağı kadar
uzatacaktır.
- Ebu Besir İmam Cafer Sadık’tan rivayet ediyor:
“..(Allah-u Teala’nın “Ta ki kendilerine vaadedileni görünceye kadar”
buyruğuna gelince; O Kaim’in kıyamıdır, o da saattir” buyurdu.
Saat yakınlaştı… (Kamer Suresi, 1)- Ebu b. İbrahim Kummi, rivayet etmektedir:
“Allah’ın: “O zaman yakınlaştı” buyruğu hakkında soruldu. İmam; Kaim’in zuhurudur, buyurdu.”
- Hazzaz Kumni: Ammar b. Yasir rivayeti: Resulullah (S) Burak’ın huzuruna vardığımda arzettim ki: “Ali, Allah için (yolunda) hakkıyla cihat etmiştir.” (Efendimiz) buyurdu:
“…Onun bir gaybeti olur, halkın bir kısmı ondan vazgeçerken, diğer bir kısmı sabit kalır. Ahir zamanda ortaya çıkar, dünyayı adalet ve hakkaniyetle doldurur, (Kuran’ın) te’vili hakkında mücadele eder; benim, tenzili hakkına mücadele ettiğim gibi, adı benim adımdır ve insanlar içinde bana en çok benzeyendir…”
- Tabersi: Alkeme b. Muhammed el- Hazemi rivayeti, İmam Muhammed Bakır buyuruyor: Resulullah (S) hac etti ve dönerken Gadir-i Hum’da (halka hitaben) önce Allah’a hamd etti ve sonra buyurdu ki:
“Ey insanlar! İnanın Allah’a, elçisine ve… onunla indirilen nura… Biz bazı yüzleri silip arkalarına döndürmeden… Ey insanlar! Allah (Azze ve Celle)’ın nuru bana yerleştirilmiştir, sonra Ali’ye, sonra ondan Kaim’e kadarki nesle. O (Hz. Mehdi (a.s)) ki, Allah’ın hakkını alır ve bize ait olan tüm hakları (alır)… Biliniz ki, bizden olan son İmam Mehdi Kaim’dir. Onunla olmayan Hak ile olmaz ve onun yanında (indinde) bulunmayan nur olmaz.”
- İslam Peygamberi (SAV):
“Ne zaman, adaletsiz hakimlerin eliyle zulüm ve haksızlık, hile ve dolandırıcılık, tüm insanları ezmeye başlarsa, benim temiz ailemden, benim isim ve nişanımı taşıyan Semavi bir kurtarıcı kıyam edecek ve huzur her yere yayılacaktır.”
Amîre bint-i Nufeyl der ki: İmam
Hüseyn aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Sizler birbirinizden
berî (uzak) olduğunuzu söylemedikçe, birbirinizin yüzüne tükürmedikçe
birbirinizi tekfir etmedikçe ve birbirinize lânet okumadıkça
beklediğiniz (Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru) vuku bulmayacaktır. Arzettim
ki: Öyleyse o zamanda hiçbir hayr yoktur. Buyurdu ki: “Hayrın hepsi o
zamandadır. Kâim’imiz kıyam edecek ve bunların hepsini ortadan
kaldıracaktır.”
Süleyman bin Bilâl der ki: İmam
Cafer-i Sadık aleyhisselam babasından o da dedesinden nakleder ki Hz.
Hüseyin aleyhisselam şöyle buyurdu: Birgün adamın biri Emirülmüminin Ali
aleyhisselam’ın yanına gelerek: “Ey Emirülmüminin! Bize şu Mehdi’nizden
bahseder misin? Diye arzedince şöyle buyurdu: “Gitmesi gerekenler gidip
de müminler azaldığında ve fitneciler gittiğinde işte orada (yani uzak
bir yerde zuhur edecektir).
Konstantiniye’de Mesih’le Birlikte Bulunması- Mecma’Ül-Bahreyn ve Matla’ün-Neyyireyn, Yaz: Fahrettin et-Türeyhi (-1085 H./1674 M.)
Hz. Mehdi (a.s) Allah’ın hak yola erdirdiği kimsedir. Hz. Mehdi (a.s) Peygamber’in son zamanda geleceğini müjdelediği, kendi ailesinden olan kimsenin adıdır. Yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuş, iken. O Konstantaniye’de Mesih ile birlikte olacak. Araba ve Arap olmayan herkese hükmedecek, Deccal’i etkisiz hale getirecek.
…Onlar için dünyada bir aşağılanma (rüsvaylık), ahirette büyük bir azab vardır. (Bakara Suresi, 114)
- Muhammed b. Carir Taberi: Esbat, Süddi’den “Onlar için dünyada rüsvaylık vardır” buyruğuna dair:
“Dünyada rezil-rüsva oluşları şudur ki: Hz. Mehdi (a.s) kıyam edip Konstantiniyye’yi fethedince…”
Hz. İsa Hz. Mehdi (a.s)’nin Arkasında Namaz Kılacaktır
- İbni Arabi, Muhammed b. Ali et-Tani: (-638H.1241 M.) Teorik irfanın babası sayılan bu zat yukarıdaki ayetin tefsirini yaparken önceki rivayet kaynaklarına ve cümlelere yer verdikten sonra şu açıklamayı eklemektedir:
“(İsa’nın) Beyt’ül mukaddes’e girişi ve müşahade yerine varışı, kutub makamından ayrıdır. Namazı geciktiren İmam ise Hz. Mehdi (a.s)’dir. Zamanın kutbu olduğu halde namazı geciktirmesinin sebebi; velayet sahibinin Nübüvvet sahibine karşı saygı göstermesidir. İsa’nın onu öne geçirmesinin sebebi ise, İmam’ın zamanın kutbu olduğunu bilmesidir. Muhammed (AS) dini üzerine onun arkasında namaz kılması ise; ona iktida ederek zahiren ve batınen feyz elde etmek istediğindendir. Allah daha iyi bilir.”
- Cabir b. Yezid el-Co’fi, İmam Muhammed Bakır-dan rivayet ediyor:
… Hz. Mehdi (a.s)’nin Mehdi diye isimlendirilmesinin sebebi şudur ki; gizli bir işe doğru yönlendirilecek, Tevrat ve diğer Semavi kitapları Antakya’da bir mağaradan çıkartacak ve Yahudiler arasında Tevrat’la, Hıristiyanlar arasında İncil’le hükmedecektir.
- Harun b. Maruf; Zamra b. Rabia’dan, Abdullah b. Şevzeb’den rivayet ediyor:
Kuşkusuz ki, Hz. Mehdi (a.s), Mehdi diye adlandırılmıştır. Çünkü O, Şam dağlarından bir dağa doğru hidayet olunur (yönlendirilir) “Tevrat” kitaplarını oradan çıkartır ve onlara dayanarak Yahudilerle münzara eder ve (sonuçta) bir grup Yahudi O’nun eliyle Müslüman olur.
- Muhammed b. Ali es-Sülemi, İmam Muhammed Bakır’dan rivayet ediyor:
Hz. Mehdi (a.s)’nin Mehdi diye isimlendirilmesinin sebebi
şudur ki; gizli bir işe doğru yönlendirilecek, halkın gönlünde olan
şeylere doğru hiyadet olacak… Tevrat’ı Antakya’da bir mağaradan
çıkartarak…
- Ma’mar b Hişam, Matar’ül- Verrak’dan, Kab’ül- Ahbar’dan rivayet ediyor:O Mehdi diye adlandırılmıştır, çünkü; O gizli bir işe hidayet edilir (gizli bir işi görevlendirilir), Tevrat ve İncil’i, Antakya denilen bir yerden çıkartır…
Cabir bin Abdullahı Ensari der ki:
Herkim ona itaat ederse Allah’a itaat etmiş, her kim de ona karşı çıkarsa Allah’a karşı çıkmış olur. O gizli bir emre doğru hidayet edeceği için, onun adı Mehdi’dir. Tevrat’ı ve Allah azze ve celle’nin sair kitaplarını Antakya’daki bir mağaradan çıkaracak, Tevrat ehli olanlar arasında Tevrat ile, İncil ehli olanlar arasında İncil ile, Zebur ehli olanlar arasında Zebur’la, Kur’an ehli olanlar arasında ise Kur’an ile hükmedecek.
- Ömer b. Zahir rivayet ediyor:
“Birisi, İmam Cafer Sadık’a; “Kaim’e, Emirel-müminin, diye selam gönderebilir miyiz”, diye sordu. İmam buyurdu; “Hayır Allah-u Teala bu lakabı sadece Hz. Ali’ye vermiş, ondan önce ve sonra kimse bu lakapla anılamaz.” Adam sordu: “Peki onu ne diye selamlayayım?” Hazretleri: “Selam olsun sana ey Bakiyetullah diyerek” buyurdu.
- Sakr b. Ebi Delf rivayet ediyor, duydum İmam Muhammed Taki buyuruyordu:
Sordum: Ey Allah’ın Resulü’nün torunu, niçin ‘Kaim’ adını almıştır?
Buyurdu: Çünkü o, unutulmuş olduğu ve İmamlığı kabul edenlerin çoğu kendilerine sırt çevirdikleri bir sırada kıyam edecektir.
Sordum: Onun “muntazar” (beklenen) diye adlandırılmasının sebebi nedir?
Buyurdu: Çünkü o, yaşamını gizli sürdürecek, bu pek uzun sürecek, gelişi pek uzayacak. İhlaslı kimseler ortaya çıkışını bekleyeceklerdir…
Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır… (Lokman Suresi, 20)
- Şeyh Saduk: Muhammed b. Ziyad el- Azdi rivayeti, Allah-u Teala’nın şu:”… ve size zahir ve batın nimetlerini bol bol verdi” buyruğu hakkında İmam Musa Kazım’a sordum, buyurdu:
“Zahir (açık) nimet: Zahir (görünen/açık) İmam’dır. “İmamlar içinde gaip olan var mıdır?” dedim, Buyurdu: “Evet kendisi insanların gözünden gaip olur (fakat) zahiri müminlerin kalbinden gaip olmaz… Allah onunla bütün zorlukları kolaylaştırır, bütün sertlikleri yumuşatır. Onunla yerin hazinelerini ortaya çıkartır, onunla bütün uzaklıkları yakınlaştırır, inatçı bütün zalimleri onunla ortadan kaldırır, tüm kötü şeytanları onun eliyle yok eder… Ortaya çıkıp zulüm ve haksızlıkla dolan dünyaya adalet ve hakkaniyeti hakim kılıncaya kadar.”
İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır). (Ra’d Suresi, 29)
- Şeyh Saduk: Ebu Besir rivayeti, İmam Cafer Sadık buyurdu:
“”Ne mutlu bizden olan Kaim’in gaybet döneminde bizim işimize tutunana, (böyle birinin) kalbi hidayete erdikten sonra sapmaz…. İşte Allah’ın buyruğu “İşte mutluluk ve güzel gelecek” buna işarettir”.
- Şeyh Saduk :Buna benzer bir haberi aynı İmamdan, aynı ravi ile fakat başka bir senetle şöyle aktarmaktadır: (sf. 401)
“İmam buyurdu: İyi bir şey sordun ey Ümmü Hani; bu
zamanın sonunda ortaya çıkacak biridir, o bu Ehl-i Beyt’ten olan
Mehdi’dir. Onun bir gaybeti (dönemi) olur. O dönemde bazıları sapıtır,
bazıları hidayet bulur. Ne mutlu sana eğer onu görürsen ve ne mutlu onu
görenlere …
Hz. Ali aleyhisselam daha sonra rabbine and içerek
şöyle buyuruyor: “Ali’nin rabbine andolsun ki hüccet (Hz. Mehdi (a.s.))
ayakta olacak, dünyanın yollarında yürüyecek, evlere ve saraylara
girecek bu yerin doğusunda ve batısında gezecek, sözleri duyacak,
cemaate selam verecek, görecek ama görünmeyecek.”
Bu hadisin doğrulunun bir
delili ise bundan önce naklettiğimiz şu hadistir: Şüphesiz yeryüzünde
Allah’ın hücceti mutlaka vardır. Ama halkın zulmü, cefası ve nefisleri
için yaptıkları israfları sebebiyle Allah onu halkın gözlerinden
uzaklaştırır.” Sonra Hz. Mehdi (a.s.)aleyhisselam Hz. Yusuf’a
benzetmekte ve onun halkı gördüğünü ama halkın onu göremediğini ve Hz.
Ali’nin de buyurduğu gibi gökten nida olunana dek onun görülmeyeceği
kesindir.
Şüphesiz Hz. Mehdi (a.s), Ali’nin evladıdır. Onun
gaybeti, tıpkı Yusuf’un gaybeti gibidir ve onun dönüşü tıpkı İsa bin
Meryem’in dönüşü gibidir. Gaybetinden sonra kızıl yıldızın doğuşu ile
birlikte zuhur edecektir. Zevrâ mahvolacaktır ve o, Rey’dir (Bugünkü
Tahran’ın güneybatısı).
Abdullah bin Atâ der ki: İmam Ebu
Cafer-i Bakır aleyhisselam’a şöyle arzettim: Bize Kaim aleyhisselam’dan
haber ver. Buyurdu ki: “Vallahi o ben değilim ve sizlerin ümid ettiğiniz
de değildir. Onun dünyaya gelişi anlaşılmayacak. Dedim ki: Hangi yolu
izleyecek. Buyurdu ki: Resulullah’ın yolunu izleyecek; Önceki şeyleri
iptal edip yeni şeylerle gelecek.”
Aniden Çıkması- Ahmed b. Muhammed İmam Hasan Mücteba’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
“Dedem Resullullah’a sordum: Biz Ehl-i Beyt’ten Kaim ne zama kıyam edecektir? Buyurdu: Ey Hasan! O, yere ve göğe pek ağır gelen “o saat” e benzer, aniden / birdenbire zuhur edecektir.“
- Kumeyt b. Zeyd el-Esedi, İmam M. Bakır’dan rivayet ediyor.
“Allah’ın Resulünden bir konuda (yani Hz. Mehdi (a.s)’nin kıyamı hakkında) soruldu; buyurdu: O, “saat” e benzer, ancak aniden zuhur edecektir.”
- Dı’bil b. Ali el-Hüzai, İmam Rıza’dan rivayet ediyor:
“Resullullah’a; Ey Allah’ın Resulü, soyunuzdan olan Kaim ne zaman kıyam edecek, diye soruldu. (Efendimiz) buyurdu; O, ‘O saate’ (kıyamet olacağı ana) benzer, onun zamanını Allah’tan başkası bilmez.. Ancak aniden vuku bulur.”
- Hazzaz Kummi: Ahmed b. Muhammed b. Münzir, rivayet ediyor:
Ali oğlu Hasan buyurdu: Dedem Resulullah’a sordum: Biz Ehl-i Beyt’ten olan Kaim ne zaman zuhur edecektir? Buyurdu: “Ya Hasan, kuşkusuz ki onun zuhuru kıyametin oluşuna benzer: “… O göklere de, yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir…”
- Şeyh Saduk: Dı’bil Hüzai rivayet ediyor: İmam Rıza buyurdu: Bana babam aktardı, ona da babası, ona da babalarından aktarılmıştır:
Peygamber’e soruldu: Ey Allah’ın Resulü soyunuzdan olan Kaim ne zaman zuhur edecek, buyurdu: “Onun benzeri kıyamettir, şöyle ki: “… onu tam zamanında ortaya çıkaracak olan, yalnız O (Allah)’dur. O göklere de, yere de ağır gelmiştir, o size ansızın gelecektir…”
“Ey Resulullah’ın oğlu peki o ne zaman zuhur edecek?” diye sordum, buyurdu:
“Andolsun ki bunu Allah’ın Resulü (S)’ne sordular, buyurdu ki; Onun benzeri kıyamettir: Aniden meydana gelir. (Kıyamet aniden meydana geldiği gibi Hz. Mehdi (a.s) de aniden zuhur edecektir)
- Züraret b A’yur rivayet ediyor:
“İmam Muhammed Bakır’a; Allah-u Teala’nın: “Aniden / birdenbire gelecek olan saatten başkasını beklemezler ki,” buyruğu hakkında sordum. Buyurdu: Maksat Hz. Kaim’in zuhur “zamanını” beklemektedir…”
- Ebu Said Hudri Resulluh’dan rivayet ediyor:
“Hz. Mehdi (a.s)’nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının Kraliçe arıya sığındıkları gibi (onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır.”
- Alaeddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi (975 H.): “er-Reddü…” kitabında şöyle diyor:
“Allah’ın rahmeti sana olsun bil ki; vaadedilen Hz. Mehdi (a.s)’nin var oluşuda hiç kuşku yoktur.Üç yüz hadi ve eserde hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır.
- Şerif Muhammed b. Resul Berazenci: “el-İşaetü…” kitabında (s. 184 ve 305) şöyle yazıyor:
“Hz. Mehdi (a.s)’nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber ailesinden ve Fatıma oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur… Tevatür ölçüsünü aşan, doğru ve açık hadislerde, Hz. Mehdi (a.s)’nin Fatıma soyundan olup, dünya sona ermeden zuhur edeceği, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya, adalet ve hakkaniyet getireceği, onun zamanında İsa Mesih’in gökten ineceği ve onun önderliğinde namaz kılacağı kanıtlanmış bulunmaktadır.”
- Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefareyni; Bu konuda bir manzume yazmış ve kendisi de bu manzumeye “Levaih’ül-Envar’ül-Behiyye” adında bir şerh yazmıştır. Aşağıdaki özet açıklaması bu şerhden alınmıştır: (C.2, s.74, 76, 86)
“Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de, hakkında tevatür derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir. Bu kişi imamların sonuncusudur. Hz. Peygamber’den sonra Peygamber olmayacağı gibi, ondan sonra da İmam olmayacaktır. Bu imam, Fatıma oğullarındandır… Birçok hadis hafızları, Hz. Mehdi (a.s)’nin Peygamber soyundan olduğunu kabul etmişlerdir, böyle mütevatır bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak ehlinin inancına göre, Hz. Mehdi (a.s) İsa Mesih’ten ayrıdır. Hz. Mehdi (a.s), Mesih’ten önce zuhur edecektir. Bu konu Sünni bilginlerin arasında, onların inancından sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır.”
- Hasan b. Abdullah er-Razi et-Tamimi, İmam Rıza babalarına dayanarak Peygamber (SAV)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Hakkı ifa etmek için bizden olan Kaim kıyam etmedikçe saat (kıyamet) vuku bulmayacaktır. Bu da büyük Allah izin verince olacaktır. Allah(a bakın), Allah(a bakın) ey Allah’ın kulları! Suyun, karın üstünde, düşe kalka olsa bile Hz. Mehdi (a.s)’ye koşun, çünkü o, Allah’ın halifesidir.”
- Asim b. Ebi en- Nücud, Zerr b. Hübeyş’ten, Abdullan b. Mes’ud’dan, Resullullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Ehl-i Beyt’imden Hz. Mehdi (a.s) denilen bir kişi gelip, ümmetime hükmetmeden dünya sona ermeyecektir.
Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiç bir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
- El-Kenciyy’üş-Şafii: Mukatil bin Süleyman ve onu izleyen müfessirler “… ve o kıyamet için bir bilgidir” ayeti hakkında demişlerdir ki:
“O, Hz. Mehdi (a.s)dir, zaman sona ermeden zuhur eder ve onun hurucundan (çıkışından) sonra kıyamet olur…”
“Ve istiyoruz ki, yeryüzünde zayıflatılanlara lütfedelim, onları önderler yapalım, onları mirasçı kılalım.” (Kasas Suresi 5)
- Abdülhamid b. ebi’l-Hadid: Hz. Ali (A)’ın yukarıdaki buyruğunun şerhine şöyle yazmaktadır:
“Şia, buyruğun, ahir zamanda zuhur edip dünyaya hüküm sürecek olan gaip imamı vaadettiğini düşünüyor. Bizimkiler (sünniler) de diyorlar ki: Bu tüm ülkelere sahip olup yeryüzüne hüküm sürecek olan İmam’ın vaadedildiğine dairdir. Bundan çıkardığımız sonuç şu ki: Böyle bir imam kesin olarak vardır, gaip olup sonra zuhur etse bile. Zamanın sonunda böyle bir İmam’ın zuhur edeceği sözünü doğrulamak noktasında bu buyruk yeterlidir.”
- Muhammed Şeybani: “Haberlerimizde İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık’dan rivayet edilmiştir:
Bu ayet (Kasas Suresi, 5); ahir zamanda zuhur ederek zalim ve firavunları yok edip yeryüzünde doğudan batıya kadar hüküm sürecek, zulümle dolmuş iken adaletle dolduracak olan Emir Sahibi’ne aittir (onun hakkında nazil olmuştur).”
- “Kaim aleyhisselam ondokuz yıl ve birkaç ay hükümet sürecektir.”
“İstesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir.” (Şuara Suresi,4)
- El-Mukaddesi es-Silmi: Ebu İshak Salebi, ebu Hamza Sümali’nin bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmektedir:
“…Allah daha iyisini bilir ya bize ulaşana göre: O (Mucize) Ramazan ayının ortasında gökten duyulacak bir sestir, o ses duyulduğunda “ense yerinden çıkar”. (bu tabir, insanın duyacağı korkunun şiddetine dair bir kinayedir)
- Nu’mani: Abdullah b. Sen’an rivayet ediyor: İmam Cafer Sadık’ın yanında idim Hamdan ‘dan bir kişinin konuştuğunu duydum, adam diyordu ki: Şu insanlar bizi ayıplayarak: Siz, Sahibü haze’l-Emr adına birisinin gökten sesleneceğini mi sanıyorsunuz? diyorlar. İmam Sadık arkasına yaslanmıştı, doğruldu ve şöyle buyurduğuna bizzat tanık oldum:
“Andolsun ki bu Allah’ın kitabında mevcuttur: “İstersek onların üzerine gökten… onlar boyun eğerler” buyruğu ile açıklamıştır. Buna göre o gün boyun eğmeyen tek kişi bile kalmaz. Dünya halkı gökten gelen sesi duyunca iman ederler…”
- İbn’ül-Mahyar: Hannan b. Südeyr rivayet ediyor: Bu ayet hakkında İmam Cafer Sadık’a sordum buyurdu:
“(bu ayet) Muhammed oğulları Kaim’i hakkında nazil olmuştur, onun hakkında gökten çağrıda bulunulur.”
- Şeyh Tusi: Hasan b. Ziyad Seykal rivayet ediyor, İmam Cafer Sadık (A) buyurdu:
“Kaim kıyam etmeden önce gökten biri seslenir, (bu sesi) perde arkasındaki kadınlar, doğudaki ve batıdaki tüm insanlar duyar. Şu ayet bu konuda nazil olmuştur. “İstersek onların… ve onlar boyun eğerler.”
- Şeyh Saduk: Hüseyin b. Halid rivayet ediyor: İmam Rıza kendisine yöneltilen; siz Ehl-i Beyt’ten olan Kaim kimdir? sorusunu şöyle yanıtladı:
“Oğullarımdan dördüncüsü, cariyelerin hanımefendisinin oğlu, onun adına gökten nida edilir ve bu nidayı tüm yeryüzü halkı duyar ve bu ses (insanları) ona çağırır: Biliniz ki; Allah’ın Hücceti Allah’ın beyti yanında zuhur etmiştir ona tabi olun çünkü hak onunladır ve ondadır. Allah’ın “İstesek gökten… ve onlar ona boyun eğerler” ayeti buna işaret etmektedir.
- Ebu Besir İmam Cafer Sadık (A)’dan o da babalarından rivayet ediyor, Resullah (SAV) buyurdu:
“Hakikat şu ki, …o en üstünleridir, kıyam edecek olandır.
- Salman-i Farisi rivayet ediyor;
“…içlerinde en iyi yol gösterici, en bilgini ve en üstünüdür.
- Cabir b. Abdullah Ensari rivayet ediyor:
“Peygamber buyurdu: Allah Hüseyin’in soyundan seçti…. En bilginleri, en hikmetlisidir.”
Kıyam edecek (Kâim) olan Hz. Mehdi (a.s), Ali’nın
soyundandır. O bu yeryüzünü, yeryüzünden başka bir hale getirecektir.
Rum ve Çin’in Hıristiyanlarının aleyhinde İsa bin Meryem ile delil
getirecektir. Kâim Hz. Mehdi (a.s), Ali’nin neslindendir. Hayırda,
görünüşte ve ahlakta en çok Hz. İsa’ya benzeyen odur. Allah
peygamberlere verdiği (azameti) ona da verecektir. Ona faziletler ve
ziynet verecektir.
O esnada Mezure yani Bağdat çökecek. Süfyani ortaya
çıkacak. Abbasoğulları, Ermeni ve Azerbaycan gençleriyle savaşacak. Bu
öyle bir savaştır ki onda binlerce insan öldürülecek. Herkesin kılıcının
kabzası süslüdür. O sırada siyah bayraklar göğe yükselecek. Bu savaşla
birlikte tehlikeli taun ve kızıl ölüm gelecektir.”
Dedi ki: Ey Emirülmüminin! Bu Hz. Mehdi (a.s)
kimdendir? Buyurdu ki: Benî Haşim’dendir, Arapların yüce dağının
zirvesinden. O öyle bir denizdir ki ona giren kaybolur. Kendisine
sığınanlar için amandır, halk kinle dolduğunda onları pâk kılan
mâdendir, ölüm nazil olduğunuda korkmaz, ölüm ona vardığında sarsılmaz,
savaş meydanında saldırdığında asla geri çekilmez. Tecrübelidir,
galiptir, muzafferdir, arslandır, sağlamdır, kavminin direğidir,
cesurdur, Allah’ın kılıçlarından bir kılıçtır, reistir, herkesi
etrafında toplar, yücelik ve şerefin kaynağı olan evde büyümüştür, onun
yüceliği en asil yücelikten kaynaklanır. Hiçbirşey seni ona biat
etmekten alıkoymasın, seni engelleyenler her zaman fitneye
sığınanlardır. Eğer konuşurlarsa şerr konuşurlar, eğer susarlarsa fasit
ve fasıktırlar.”
Sonra Hz. Mehdi (a.s) aleyhisselam’ın sıfatlarını
sayarak buyurdu ki: “İçinizdeki en geniş sığınaktır, içinizde ilmi en
çok olandır, ve sılâ-i rahimi en fazla olandır. Allahım! Onun zuhurunu,
hüzünlerin giderilmesine vesile kıl ve ümmetin dağınıklığını onunla
topla! Eğer Allah seni muvaffak kılarsa onun biatına koş ve ondan asla
vazgeçme. Eğer muvaffak olurda ona ulaşır ve hidayet olursan ondan asla
vazgeçme. Âh – ve eliyele göğsünü göstererek – onu ne de çok görmek
isterdim.”
…Ebu’l Carud der ki:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a: Ehli Beytten olan
herhangi bir Kaim imamdan sonra gelecek olan imam ne ile tanınır? Diye
arzedince şöyle buyurdu:
“Hidayet ve heybeti ile ve Ali Muhammed’in onun faziletlerini ikrarı ile. Ayrıca doğu ile batı arasındakı şeyler hakkındaki tüm sorulara cevap verir.”
- Şeyh Saduk: Nezzal b. Sabret’ül-Kufi’den rivayet ediyor: Müminlerin emiri Hz. Ali Sa’aa
b. Sevhan ve Esbağ b. Nübate’nin sorularına cevaben Deccal ve
Dabbetülarz hakkında geniş bir hutbe beyan etmiştir. Bu hutbenin bir
kısmında şöyle buyuruyor:“Hidayet ve heybeti ile ve Ali Muhammed’in onun faziletlerini ikrarı ile. Ayrıca doğu ile batı arasındakı şeyler hakkındaki tüm sorulara cevap verir.”
“… Deccal’ı ise… Allah öldürücektir… Bir kişinin eliyle ki Meryem oğlu İsa Mesih o kişinin arkasında namaz kılacaktır.. Bu, güneş battığı yerden doğduktan sonra olacaktır, böyle bir zaman tevbe kaldırılacak, kabul edilmeyecek, amel kabul edilmeyecek ve “sonradan iman eden bir fayda elde etmeyecek…”
Andolsun, biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık. 21/105
- İbni Mahyar: Muhammed b. Abdullah b. Harran rivayet ediyor: İmam Muhammed Bakır buyurdu:
“… Allah’u Teala’nın “… salih kullarım varis olacaktır” buyruğundaki ‘salih kullar’ Muhammed oğullarıdır.”
- Şeyh Tusi: İmam Muhammed Bakır bu ayetin tefsirine dair buyurdu:
“Bu, müminlere yeryüzünün tamamına varis olacaklarına dair verilmiş bir sözdür.”
- Tabersi: İmam Muhammed Bakır bu ayetin tefsine dair buyurdu:
“Onlar ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’nin ashabıdır.”
- Süleyman Kunduzi: İmam M. Bakır ve İmam C. Sadık buyuruyorlar:
“Ayetteki ‘salih kullarım’dan maksat Kaim ve ashabıdır.”
- Taberi: Abdullah b. Abbas şu rivayetini aktarmaktadır:
“Allah-u Teala ezeli ilmine dayanarak Tevrat ve Zebur’da; yeryüzüne Muhammed ümmetinin varis olacağını ve onları cennete götüreceğini, onların iyi kullar olduğunu bildirmiştir.”
- Kummi: eb’il-Carud rivayeti: İmam M.Bakır yukarıdaki ayetle ilgili olarak buyurmuştur:
“…Allah, Hz. Mehdi (a.s) ve ashabına yeryüzünün doğularının ve batılarının hakimiyetini verir, dini ortaya çıkartır ve Allah, o ve ashabının aracılığı ile batıl bidatları ortadan kaldırır, aynen hakkın öldürülmüş olduğu gibi, öyle ki zulümden hiçbir eser kalmaz.”
Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur. 9/33
Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. 48/28
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. 61/9
- Şeyh Saduk: Ebu Besir, İmam Cafer Sadık’ın bu ayetle (9/33) ilgili olarak şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“… Bu ayetin te’vili ancak Hz. Mehdi (a.s) zuhur ettiğinde gerçekleşecektir. Kaim ortaya çıktığında Allah’a karşı kafir veya müşrik olan bir kişi bile kalmaycaktır… Hatta bir kafir veya müşrik bir kayanın içine gizlenmiş olsa bile o kaya: Ey mümin benim içimde bir kafir saklanmıştır, beni kır ve onu öldür diye haykıracaktır.”
- Fazl b. Şazan: Kendi senediyle İmam Muhammed Bakır’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Kaim bizdendir… (Allah’ın) yardımı ile müeyyed olup Tayy’ül-Arz edecektir. Yer altı hazineleri onun için ortaya çıkacak ve Allah onunla dinini, müşrikler istemese de tüm dinlerin üstüne çıkaracaktır.”
- Küleyni: Muhammed b. Füzeyl’den rivayet etmektedir: İmam Musa Kazım’a bu ayet (9/33) hakkında sordum, buyurdu:
“… O Allah ki, Emretti Resulüne vasisinin velayetini, velayet ise hak dindir… O dini Kaim kıyam ettiği zaman tüm dinlerin üstüne çıkartacaktır…”
- el-Kenci Şafii: Bu ayetin (yukarıdaki ayetler) tefsiri ile ilgili olarak Said b. Cübeyr’in şöyle dediğini aktarmıştır:
“…O Fatıma (A) soyundan Hz. Mehdi (a.s)’dir.”
- Şeyh Saduk: Abdurrahman b. Selit rivayeti, İmam Hüseyin bu ayetin (yukarıdaki ayetler) tefsirine dair şöyle buyuruyor:
“…O hak üzere kaim olan imamdır. Müşrikler istemese de, onun eliyle hak dini tüm dinlerin üstüne çıkacaktır.”
- Suyuti: Said b. Mansur, ibn’el -Münzir ve Beyhaki Cabir b. Abdullah Ensari’nin bu ayet (yukarıdaki ayetler) hakkında şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
“…Yahudi, Hristiyan veya başka milletten, İslam’ı kabul etmeyen tek bir kişi bile kalmaz… Ve bu Meryem oğlu İsa indiği zaman olur….”
Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. 28/5
- Şeyh Saduk: Mufazzal b. Ömer rivayet ediyor, İmam Cafer Sadık buyurdu:
Resullulah Ali, Hasan ve Hüseyin’e bakıyordu, gözleri yaşararak buyurdu:
“Benden sonra sizler zayıflatılacaksınız.“
Mufazzel diyor: Ey Allah Resulü’nün oğlu bunun anlamı nedir diye sordum. Buyurdu:”Manası şu ki: “Ve istiyoruz ki.. ve onları mirasçı bulalım” işte bu ayet kıyamet gününe kadar bizim için geçerlidir.“
- Şeyh Tusi: Hüseyin b. Ali b. Hüseyin dedesi Ali b. Ebi Talib’in söz konusu ayetin tefsirine dair şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Onlar Muhammed oğullarıdır, Allah, onlardan olan Hz. Mehdi (a.s)’yi (uzun) çabalarından sonra görevlendirecek, onların aziz (saygın) ve düşmanlarını zelil kılacaktır.”
- Ayyaşi: İbni Bükeyr rivayet ediyor; İmam Musa Kazım’a:
“Peki onlar,
Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her
ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na
döndürülmektedirler.” (3/83)
ayetiyle ilgili sordum, buyurdu:“Kaim hakkında nazil olmuştur. Zuhur ettiği zaman yeryüzünün doğusunda ve batısında (her yerde) Yahudi, Hıristiyan, Sabii, Zındık, Mürted ve kafirleri İslam dinine davet edecektir, kendi isteği ile teslim olanlara namaz, zekat ve müslümanlara emredilen Allah’ın vacip kıldığı amelleri emredecektir. Teslim olmayanların ise boyunlarını vuracak öyle ki doğuda ve batıda Allah’I birlemeyen hiç kimse kalmayacaktır.“
- Nu’mani: Süleyman b. Harun el-İcli rivayet ediyor. İmam Hüseyin’dan duydum buyurdu:
“Bu emirin sahibinin (İmam Hz. Mehdi (a.s)’nin) korunan bir ashabı vardır. İnsanların hepsi onu terketse bile, Allah bu ashabını ona gönderecektir, işte bunların haklarında Allah:
“Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, biz buna (karşı) inkâra sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.” (6/89) ayetini nazil buyurmuş ve yine onlar hakkında: “Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (5/54) buyurmuştur.
Süleyman bin Haruni İcli şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhissalam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bu emrin sahibinin ashabı mahfuzdurlar, eğer halkın hepsi ölse dahi Allah onun ashabını getirir. Allah azze ve celle onlar hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar ona karşı kafir olsalarda, ona öyle bir kavim vermişiz ki ona karşı kafir olmazlar.” (Enam Suresi 89. ayet) Allah onlar hakkında ayrıca şöyle buyurmuştur: “Allah öyle bir kavim getirecek ki Allah onları sever, onlarda Allah’ı severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı azizdirler.” (Maide Suresi, 54. ayet)
(Allah) dedi: “Sen muhakkak ki, mühlet verilenlerdensin, o bilinen vakit gününe kadar.” (15/37-38)
- Ayyaşi: İshak bin Ammar’ın kölesi Vehb b. Cumay’ rivayet ediyor, İmam Cafer Sadık’a sordum; şu “Muhakkak ki, sen mühlet verilenlerdensin, o bilinen vakit gününe kadar” ayetindeki gün hangi gündür? Buyurdu:
“Ey Vehb! O günün, Allah’ın insanları dirilteceği gün olduğunu mu sanıyorsun? Muhakkak ki, Allah ona bizden olan Kaim’in kıyam edeceği güne kadar mühlet vermiştir. Allah Kaimimizi görevlendirdiği zaman Kufe Mescidi’nde iken iblis gelip önünde amuda kalkar ve: Yazıklar olsun bugüne der. (İmam) İblis’in saçlarından tutup boynunu vurur. İşte o gün bilinen vakittir.
- Fazl b. Şazan: Cabiri b. Abdullah Ensari rivayet ediyor:
“Hayber Yahudisi olan Cünbel b. Cünade, Resulullah’ın huzuruna vardı… Dedi ki: İmranoğlu Musa bize; sizi ve sizin soyunuzdan vasileri müjdelemiştir. (Bunun üzerine) Resullullah “Allah sizden inanıp…” (Nur /55) ayetinin tilavet buyurdu. Cündel nedir korkuları? Diye sorunca (efendimiz) buyurdu: Ya Cündel!Onların her birinin zamanında bir şeytan olur, onlara eziyet eder, sıkıntıya sokar. Fakat Allah Hüccet’e (İmam Hz. Mehdi (a.s)’ye) zuhur izni verdiğinde yeryüzünü zalimlerden temizler ve zulüm ve haksızlık ile dolmuşken, adalet ve hakkaniyetle doldurur.”
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
- Ebu Mensur Tabersi: Mürsel olarak müminlerin emiri Ali’nin şöyle buyurduğunu kaydediyor:
“… Ve Hakk’ın va’di yaklaşır, o va’d ki; Allah kitabında: “Allah inanıp iyi işler yapanlara va’detti…” buyruğu ile açıklamıştır. Bu; İslam’ın sadece ismi ve Kuran’ın sadece resmi kaldığı zaman gerçekleşir…Bu gerçekleştiğinde Allah görünmez orduları ile ona yardım eder ve Peygamber’in dinini onun elleriyle (onun vesilesi ile) tüm dinlere üstün kılar, müşrikler hoşlanmasa bile…”
- Hz. Hz. Mehdi (a.s) (a.s.)(a.s) uzun bir gaybetten sonra Mekke’de Kabe’nin kenarında zuhur edecektir. Peygamber’in bayrağı, kılıcı, sarığı ve gömleği ondadır. Melekler vasıtasıyla ona yardım edilecek, İslam düşmanlarını öldürecek ve zalimlerden intikam alacaktır. (Bihar’ul-Envar, c.52, s.279 ve c.53, s.12, İkmal’ud-Din, c.2, s.367)
- Ayyaşi: Züreys b. Abdülmelik rivayeti, İmam Muhammed Bakır buyuruyor:
“Bedir günü yeryüzünde Muhammed (S)’e yardım eden, bir daha da bulunmayan melekler, bu işi sahibi (Hz. Mehdi (a.s)) ne yardım edinceye kadar başka yardımda bulunmayacaklar, bunlar beş bin tanedir.”
Nerede olsanız, Allah sizi bir araya getirir. Bakara /148
- Taberi Sagir: Ebu Besir rivayet ediyor. İmam Cafer Sadık buyurdu:
“Bunu Allah’ın Resulü müminlerin emirine imla etmiştir ve Hz. Mehdi (a.s)’nin ashabının sayılarını ve isimlerini belirleyerek kendisine emanet etmiştir.
… Bedir ehli (savaşçıları)nin sayısı kadar; üçyüz on üç kişidirler. Allah onları bir cuma gecesi Mekke’ye toplayacak. O cumanın sabahı hepsi Mescid’ül-Haram’da bir araya geleceklerdir. İşte (söz konusu) ayetin yorumu budur… Onlar necip kişilerden, hakimlerden, yöneticilerden ve din bilginlerinden oluşur…”
- Fazl b. Şazan: Abdullah b. Sinan rivayet ediyor, İmam Cafer Sadık buyurdu:
“Yataklarından (evlerinden) kaybolanlar üçyüzonüç kişidir, Bedir ehlinin (Bedir savaşına katılan müslümanların) sayısı kadardır; Mekke’de sabahlarlar. Allah’ın şu (yukarıdaki) ayeti buna işarettir, onlar Kaim Hz. Mehdi (a.s)’nin sahabeleridirler.“
- Ayyaşi: Cabir b. Yezid Cü’fi, İmam Cafer Sadık’ın şu buyruğunu rivayet etmiştir:
“Allah’a andolsun ki; aralarında ellisi kadın olan üçyüzon küsür kişi daha önce aralarında sözleşmeden, son bahar bulutu gibi bir araya toplanırlar… İşte Allah’ın: “…Nerede olsanız, sizi bir araya toplar…” buyruğu buna işarettir.
- Ayyaşi: Mufazzel b. Ömer rivayet ediyor, İmam Cafer Sadık buyurdu:
“İmam Hz. Mehdi (a.s)’ye izin verildiğinde Allah’a İbranice’deki büyük adıyla (İbarince isim A’zam ile) seslenir, kendisine üçyüzonüç kişilik sahabe gönderilir, son bahar bulutu gibi bir araya toplanırlar. Onlar velayet ehlidirler. İçlerinden kimi bir gece yatağından kaybolur Mekke’de sabahlar… Onlar kaybolmuşlardır ve şu ayet onların hakkında nazil olmuştur: … nerede olsanız Allah sizi bir araya getirir…“
- Şeyh Saduk: Abdülazim Hasani rivayet ediyor: Muhammed b. Ali b. Musa (İmam M. Taki)’a; sizin, Muhammed Ehl-I Beyti’nin, yeryüzünün, zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken adalet ve hakkaniyet ile dolduracak olan Kaim olmanızı diliyorum, dedim, buyurdu ki:
“Allah’ın, kendisiyle yeryüzünü küfür ehlinden temizleyip adalet ve hakkaniyetle dolduracağı Kaim’in dünyaya gelişi gizli olur ve insanların gözünden gaip olur… Allah, Bedir ehli sayısı kadar olan üçyüzonüç kişilik ashabını dünyanın uzak bölgelerinden bir araya toplar. İşte Allah’ın bu ayeti (yukarıdaki ayet) buna işarettir. O (Kaim)’nun bu sayıdaki ashabı toplandığında Allah emrini açıklayacak… Duyuruşu tekmil olunca da Allah’ın izniyle onbinkişi (birden) toplanacak…“
Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: “Onu alıkoyan nedir?” derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. Hud /8
- Kummi: Hişam b. Ammar babasından naklen rivayet ediyor, Hz. Ali bu ayet (yukarıdaki ayet) hakkında buyurdu:
“Sayılı ümmet, Kaim sahabeleridir. Üçyüzonküsür (kişilerdir).”
- Ayyaşi: Abd’ül-A’la Cebeli rivayeti, İmam Muhammed Bakır buyurdu:
“Kaim’in ashab üçyüzonküsür kişidir, Allah’a andolsun ki, onlar, Allah’ın kitabında buyurduğu (Hud/8) sayılı ümmettirler. Bir saat içinde bir araya toplanırlar, aynen son bahar bulutları gibi…”
- Tabersi: İmam M. Bakır ve imam C. Sadık buyuruyorlar:
“Muhakkak ki, sayılı ümmet Hz. Mehdi (a.s)’nin ahir zamandaki üçyüzonküsür kişilik ashabıdır. Bedir ehli gibidirler. Son bahar bulutunun kısa sürede bir araya geldiği gibi, bir saat içinde bir araya toplanırlar.”
- Nu’mani: İshak b. Abdülaziz rivayeti, İmam C. Sadık bu (söz konusu) ayetle, ilgili buyurdu:
“Azab: Kaim’in zuhurudur, sayılı ümmet: Bedir ehlinin sayısıdır ve (onlar da) Hz. Mehdi (a.s)’nin sahabeleridir.”
- Dostları yiğit, şecaatli, salih, imanlı kişilerdir, ona itaatte gayretlidirler. Nereye ve hangi işe yönelseler mutlaka zafere ulaşırlar… (Bihar’ul-Envar, c.52, s.279 ve c.53, s.12 İkmal’ud- Din, c.2, s.367)
Haris-i Hemdânî der ki: Hz. Ali
aleyhisselam minberde şöyle buyurdu: Haksız yere hilâfeti isteyen helak
olup da asrın sahibi yüzünü çevirdiğinde, insanların kalpleri altüst
olacaktır. Bazı kalpler hayırlı ve bereketli, bazıları ise hayırsız ve
bereketsizdir. Acele edenler helak olacak, dağılanlar dağılacak, geride
sadece müminler kalacak. Sayıları ne de azdır. Üçyüzden biraz fazla.
Resulullaha birlikte Bedir’de savaşan topluluk (melekler) onlarla
birliktedir. Ne öldürülürler ne de ölürler.”
Buyurdu ki: Allah onun üçyüzonüç kişi olan ashabını
onun etrafında toplayacak. Allah onları önceden haber vermeden
toplayacaktır. Tıpkı dağınık sonbahar bulutlarının biraraya toplanmaları
gibi. İşte ey Cabir bu, Allah’ın kitabında buyurduğu şu ayettir:
“Nerede olursanız olun Allah hepinizi birlikte toplar. Şüphesiz Allah
herşeye kadirdir.” Onlar Hz. Mehdi (a.s)’ye Kabe ile makam arasında biat
edecekler. Yanında bulunan Resulullah’tan ulaşan ahiti evlatlar
babalarından miras almışlardır. Ve ey Cabir! Kaim… Allah onun durumunu
bir gecede ıslah edecektir. Halka (kabullenmesi) zor gelen şudur ki ey
Cabir o Resulullah’ın oğludur ve birbiri ardınca gelen alimlerin varisi
olmasıdır. Tüm bunlar(ı kabullenmek) zor olsa dahi, gökten gelen ses(i
kabullenmek) onlara zor gelmeyecektir. O zamanda onun adı, babasının ve
annesinin adı nida olunacaktır.”
Mufazzal bin Ömer şöyle der: İmam
Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “İmama izin verildiğinde Allah
onu İbranice ismi ile çağıracak ve ashabı onun için hazırlanacak. Tıpkı
sonbahar bulutları gibi dağınık üçyüz onüç kişidirler.
Abân bin Tağlib şöyle der: İmam
Caferi Sadık aleyhisselam ile birlikte Mekke’de bir mescitte idik. O,
benim elimden tutarak şöyle buyurdu: “Ey Aban! Allah üçyüzonüç kişiyi bu
mescitte biraraya toplayacak. Mekke’liler onların kendi babalarından ve
dedelerinden yaratılmadığını bilecekler. Onların kılıcı vardır, her
kılıca adamın ismi, babasının adı, künyesi ve lakabı yazılacaktır. Sonra
bir münadiye emredecek ve o şöyle nida edecek: Bu Hz. Mehdi (a.s);
Süleyman ile Davud gibi hüküm verecek. Verdiği hükümde delil ve şahit
istemeyecek.”
Ebu Cârud‘un nakline göre İmam
Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim’in üçyüzonüç kişilik
ashabı, acem (arab olmıyanların) evlatlarıdır. Bazıları gündüzleri
bulutlar üzerinde taşınacak, ismi, babasının ismi, künyesi ve lakabı
tanınacak. Bazıları ise yatağında yatarken birdenbire Mekke’ye
getirtilecek.”
Hükeym bin Sa’d şöyle der: İmam
Emirülmüminin Ali aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Kaim
aleyhisselam’ın ashabı gençtir ve içlerinde yaşlı yoktur; Ancak gözdeki
sürme veya azıktaki tuz kadar dırlar. Ve azıktaki en az şey, tuzdur.”
- “Size Hz. Mehdi (a.s)’yi müjdeliyorum; halk birbiriyle anlaşmazlık
ve kavga içinde iken gönderilecek ve yeryüzünü, zulüm ve haksızlık ile
dolmuş iken, eşitlik ve adaletle dolduracaktır.”- Fazl b. Şazan: Cabir b. Abdullah Ensari rivayet ediyor:
“Hayber Yahudisi olan Cündel b. Cünade, Resullullah (S)’ın huzuruna vardı… Dedi ki: İmranoğlu Musa bize; sizi ve sizin soyunuzdan vasilerini müjdelemiştir. (Bunun üzerine) Resulullah (S) “Allah sizden inanıp…” (Nur Suresi, 55) ayetini tilavet buyurdu. Cündel, “Nedir korkuları?” diye sorunca, (Efendimiz) buyurdu: Ya Cündel! Onların her birinin zamanında bir şeytan olur, onlara eziyet eder, sıkıntıya sokar. Fakat Allah Hüccet’e (İmam Hz. Mehdi (a.s)’ye) zuhur izni verdiğinde yeryüzünü zalimlerden temizler ve zulüm ve haksızlık ile dolmuşken, adalet ve hakkaniyetle doldurur.
- Ebu Ali Tabersi: Ayyaşi kendi senediyle rivayet ediyor: Hz Ali b. Hüseyin (Zeynelabidin) (A) bu ayeti okuyarak şöyle buyurdu:
“Onlar (andolsun Allah’a ) biz Ehl-i Beyt’i izleyenlerdir, Allah; bunu onlara bizden bir kişinin eliyle yapacak, O bu ümmetin Hz. Mehdi (a.s)si’dir. Resulullah (S) onun hakkında buyurmuştur ki: Dünyanın sona ermesine sadece bir gün kalmış olsa bile, Allah o günü o kadar uzatır ki; ıtratımdan ismi benim ismimle aynı olan bir kişi ortaya çıkar ve yeryüzünü, zulüm ve haksızlık ile dolmuş iken adalet ve hakkaniyetle doldurur.”
- Şeyh Saduk: Hüseyin b. Halid rivayeti, İmam Rıza’ya: “Ey Resulullah’ın oğlu! Siz Ehl-i Beyt’ten olan Kaim kimdir?” diye soruldu, buyurdu ki:
“Oğullarımın dördüncüsü, cariyelerin hanımefendisinin oğludur. Allah onun aracılığı ile yeryüzünü her türlü haksızlıktan temizleyecek ve her türlü zulümden arındıracaktır. Onun doğumu hakkında (doğup doğmadığına dair) insanlar kuşku duyacaklardır. Ortaya çıkmadan önce gaip olacaktır. Ortaya çıktığı zaman da yeryüzü onun nuru ile parlayacaktır. İnsanlar arasında adalet terazisi kurulacak kimse kimseye zulmetmeyecektir….”
Peki onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)
- Fazl b. Şazan: Hişam b. Hekem rivayet ediyor İmam Cafer Sadık buyuruyor:
“Kaim (İmam Hz. Mehdi (a.s)) kıyam edeceği zaman adaletle hükmedecek… Bütün hakları sahiplerine geri verecek, müslüman olup imanını itiraf etmeyen hiçbir din ehli kalmayacak. Allah-u Teala şu buyruğunu duymadın mı?: “…ve ona teslim olacaktır…”
De ki: “Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz.” (Taha Suresi, 135)
- İbni Mahyar: İsa b. David el- Neccari, rivayeti İmam Musa Kazım buyuruyor:
“Allah’ın: “….Düzgün yolun sahipleri kimlerdir ve doğru yolda olan kimdir bileceksiniz” buyruğu hakkında babama sordum, buyurdu ki: “Düzgün yol Kaim’dir ve doğru yolda olan Hz. Mehdi (a.s)’dir.”
Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir… (Al-i İmran Suresi, 97)
- Şeyh Saduk: Ebu Züheyr b. Şabib, İmam C. Sadık’ın ashabından bazıları, hazretlerinin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Allah’ın: “…Ona giren güvene erer” buyruğu: “Kim onunla (Mehdi Kaim ile) biat eder, onun ashabı arasına katılır, elini onun eline sürerse güvende olur.”
Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık. (Hadid Suresi, 17)
- Nu’mani: Ahmed el-Meysemi rivayeti, ashabından biri İmam Cafer Sadık’ın şöyle buyurduğunu aktarmıştır:
“Biliniz, muhakkak ki, Allah yeryüzünü ölümündün sonra canlandıracaktır… Yani Allah yeryüzünü, zuhur ettiği zaman Kaim’in adaleti ile canlandıracaktır; sapık yöneticilerin zulme ile ölü (haline) getirilmiş iken.”
Cabir bin Abdullahı Ensari der ki:
Adamın biri İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın huzuruna giderek şöyle arzetti: Allah seni korusun. Benim malımın zekatı olan bu beşyüz dirhemi alır mısın? İmam Muhammed Bakır aleyhisselam ise buyurdu ki: Bu parayı al ve müslüman komşularına ve mümin kardeşlerinden olan miskinlere ver. Sonra buyurdu ki: Ehli Beyt’in Kaimi kıyam ettiği zaman eşit olarak taksim edecek ve halkın içinde adaleti sağlayacak. ..
Yerin içindeki ve dışındaki dünya malları ona doğru toplanacak ve halka diyecek ki: Uğrunda akrabalık bağlarını kestiğiniz, haram kanlar döktüğünüz ve uğrunda Allah azze ve celle’nin haram kıldığı şeyleri işlediğiniz bu dünya mallarına doğru gelin. Ve onlara önceden hiç kimsenin vermediği malları verecek. Ve yeryüzü zulüm, haksızlık, şerr ile dolduğu gibi onu adalet, eşitlik ve nûr ile dolduracaktır.”
- İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Kaim (Hz. Mehdi (a.s.)) zamanında bir mümin doğuda olsa batıda olan kardeşi kendisini görür. Hakeza, batıda olsa doğuda olan kardeşi kendisini görür. (Bihar’ul-Envar, c.52, s.391)
- İmam (a.s) dünyanın doğu ve batısını fethedip İslam’ı dünyanın dört bir yanına egemen kılacaktır… Allah Teala insanlara öyle bir güç verecek ki, herkes olduğu yerde onun sözlerini duyacak ve İmam (a.s) İslam’a hayat verecektir… (Bihar’ul-Envar, c.52, s.279 ve c.53, s.12 İkmal’ud- Din, c.2, s.367)
- Resulullah Şöyle buyurdu:
“Yeryüzünde hiçbir çadır veya ev kalmaz, illa ki Allah izzetle veya zilletle İslam kelimesini (Kelime-i Şehadeti) ona sokar.” (Mecma-ul Beyan, c.4, s.152)
“Eğer mü’minseniz, Allah’ın bıraktığı (Bakiyyetullah) sizin için daha hayırlıdır. Ben, sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.” (Hud Suresi, 86)
- Fazl b. Şazan: Muhammed b. Hamran rivayeti: İmam Cafer Sadık buyurdu:
“…Böyle bir durumda bizden olan Kaim ortaya çıkar, çıktığı zaman arkasını Kabe’ye yaslar ve yanına üçyüz onüç kişi toplanır. İlk söyleyeceği ayet şu olur: “Eğer inanan insanlar iseniz Allah’ın bıraktığı (Bakiyyetullah) sizin için daha hayırlıdır.” Sonra der ki: “Allah’ın bıraktığı benim, ben O’nun hücceti ve halifesiyim.” Ona teslim olan herkes: “Selam olsun sana ey yeryüzündeki Bakiyyetullah” diye selam verir.”
- Şeyh Tusi: Hüseyin b. Ali Hüseyin dedesi Ali b. Abi Talib (A)’ın söz konusu ayetin tefsirine dair şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Onlar Muhammed (SAV) oğullarıdır, Allah, onlardan olan Hz. Mehdi (a.s)’yi (uzun) çabalardan sonra görevlendirecek, onları aziz (saygın) ve düşmanlarını zelil kılacaktır.”
…Abdullah bin Ata-i Mekki’den:
Fakihlerden bir şeyh-yani İmam Cafer-i Sadık
aleyhisselam-a Hz. Mehdi (a.s.)aleyhisselam hangi yolu izleyecek? Diye
sorduğumda şöyle buyurdu:
“Resulullah sallallahu aleyhi ve alih’in yaptığını
yapacak. Tıpkı Resulullah’ın cahiliyet dönemini yıktığı gibi kendinden
önceki şeyleri yıkacak. İslam dinini yeni baştan ortaya koyacak.”
…Abdullah bin Ata’dan:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a Kaim aleyhisselam
kıyam ettiğinde halkın içinde hangi üslubu uygulayacak? Diye sorunca
şöyle buyurdu:
“Resulullah’ın yaptığı gibi kendisinden öncekileri yıkacak ve islamı yeni baştan ortaya koyacak.”
“Resulullah’ın yaptığı gibi kendisinden öncekileri yıkacak ve islamı yeni baştan ortaya koyacak.”
Ve buyurdu ki: Zuhur ettiğinde yeni bir emir, yeni bir kitap, yeni bir sünnet ve yeni bir hükümle zuhur edecektir.
İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın oğlu Muhammed‘in
nakline göre İmam aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim aleyhisselam kıyam
ettiğinde her memlekete bir sefir gönderecek ve her bir sefire şöyle
buyuracak. “Senin ahdin elindedir. Anlamadığın bir durumla karşılaşır ve
hüküm vermekte zorlanırsan eline bak ve elinde yazan uygula.” Şöyle
buyurdu: Daha sonra bir orduyu Kostantiniye (İstanbul’a) gönderecek.
Ordu Haliç’e vardığında ayaklarına birşeyler yazarak suyun üzerinde
yürüyecekler. Onların suyun üzerinde yürüdüklerini görer Rum’lar şöyle
diyecekler: Eğer Hz. Mehdi (a.s)’nin ashabı suyun üzerinde
yürüyebiliyorlarsa kendisi nasıldır acaba? Sonra da şehirin kapılarını
Mehdi aleyhisselam’ın ashabına açacaklar. Onlar da şehire girecek
istedikleri gibi hüküm verecekler.”
Ali bin Ebu Hamza der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i
Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kâim aleyhisselam kıyam ettiğinde
halkın çoğu onu inkar edecektir. Çünkü o reşit bir genç olarak zuhur
edecetir. Onu, sadece zerr aleminde Allahın ahit aldığı müminler
kabullenecektir.”
Zürare der ki: İmam Ebu Cafer
aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Kaim aleyhisselam gaybete
çekilecek ve yakınları onu inkâr edecekler.” (yakınlarının onu inkar
etmeleri, onun öldürülmesinden korktukları içindir)
İbrahim bin Ömer-i Yemâni der ki:
İmam Ebu Abdullah aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kâim kıyam ettiğinde,
boynunda hiç kimsenin biatı olmadan zuhur edecektir.”
Ebu Vâil der ki: Emirülmüminin
aleyhisselam Hüseyin aleyhisselam’a bakarak şöyle buyurdu: “Benim bu
oğlum seyyid (efendidir) ve Resulullah da onu seyyid diye
adlandırmıştır. Ve Allah onun neslinden bir adam getirecek ki adı
peygamberin adıdır. Hem yüzü hem de ahlakı peygambere benzer. Halkın
gaflette olduğu ve hakkın ölüp zulmün ortaya çıktığı zamanda zuhur
edecek. Vallahi eğer vaktinden önce zuhur ederse, onu öldürürler. Gökte
olan ve yaşayanlar onun zuhuruyla ferahlayacaklardır. O öyle bir adamdır
ki alnı geniştir, burnu hafif uzundur, karnı geniştir. Vücudu
münasiptir. Sağ bacağında siyah bir iz vardır. Dişlerinin arası açıktır.
Yeryüzü zulüm ve cefa ile dolduğu gibi, onu adâletle dolduracaktır.”
Arzettim ki: Peki o kimdir, anam ve babam sana fedâ
olsun. Şöyle buyurdu: O kumral renklidir, gözleri çekiktir, hilâl
kaşlıdır, iki omuz arası geniştir. Alnında iz vardır, yüzünde ise ben.
Allah Musa peygambere rahmet etsin.”
Ebu Basir der ki: İmam Muhammed
Bakır veya Cafer-i Sadık aleyhisselam (tereddüt raviden kaynaklanıyor).
Şöyle buyurdu: “Ey Ebu Muhammed! Kaim’in iki alâmeti (veya alâmetleri)
vardır. Başında bir ben ve bir iz vardır ve iki kürek kemiğinin arasında
bir ben vardır. Sol kürek kemiğinin sol alt tarafında bir yaprak
vardır, tıpkı
yaprağı gibi.
Fazl bin Yesar şöyle der: İmam
Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Doğrusu
Kaim’imiz kıyam ettiğinde, Resulullah’ın cahiliyet dönemindeki halktan
gördüğü muamelelerden daha şiddetlisi ile karşılaşacaktır. Şöyle
arzettim: Bu nasıl olacak? Şöyle buyurdu: Resulullah halka geldiğinde
halk taşlara, kaya parçalarına ve tahta parçalarına tapıyordu. Ama
Kaim’imiz kıyam ettiğinde halk Allah’ın kitabını kendilerine göre
yorumlayarak onu delil olarak gösterecekler. Sonra şöyle buyurdu:
Allah’a andolsun ki tıpkı sıcak ve soğuğun evlerine girdiği gibi, onun
adaleti de onların evine girecektir.”
Muhammed bin Hamza‘nın bazı ricalden
naklettiğine göre İmam Ebu Abdullah Caferi Sadık aleyhisselam şöyle
buyurdu: “Kaim, savaşlarda Resulullah’ın çektiği eziyetlerden daha
fazlasıyla karşlaşacaktır. Doğrusu Resulullah halka geldiğinde halk
yontulmuş taş ve tahta parçalarına tapıyordu. Ama Kâim geldiğinde halk
Kur’an-ı ona karşı yorumlayacak ve ona karşı Kur’an üzerinde
savaşacaklar.”
Halk tam zuhurdan ümidini kestiği anda O zuhur
edecektir! Onun zamanında yaşayıp ona yardım edenlere ne mutlu! Ona
düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun
düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!
Bedr bin Halil-i Esedi şöyle der:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın yanında oturmuştum. Kaim
aleyhisselam’ın zuhurundan önce vuku bulacak olan iki alamet söyledi. Bu
alametler Allah Adem’i yere indirdiğinden beri asla vuku bulmamıştır. O
ikisi şudur ki, Ramazan ayının yarısında güneş tutulacak ve son gününde
ise ay tutulacak Adamın birisi İmam’a şöyle arzetti: Ey Resulullah’ın
oğlu! Tam tersine Ramazan ayının sonunda güneş, yarısında ise ay
tutulmalıdır. İmam Muhammed Bakır aleyhisselam ona buyurdu ki: Ben ne
söylediğimi daha iyi bilirim. Bu iki alamet Adem’den beri vuku
bulmamıştır.
Sonra şöyle buyurdu: Kaim zuhur etmeden hemen önce
halkta şiddetli korku olacak, halkın başına felaketler, fitneler ve
belalar gelecek. Ve ondan önce taûn hastalığı yayılacak. Arapların
içinde keskin bir kılıç çıkacak, halk şiddetli ihtilaflara düşecek,
dinlerinde tefrikaya düşecekler ve halleri çok değişecek. Öyleki durumun
korkunçluğunu ve halkın birbirini yediğini görenler sabah-akşam ölümü
arzulayacaklar.
Sonra Hz. Ali uzun bir hikayeden sonra şöyle buyurdu:
İşte binlerce insan teçhizatını kuşanıp da herkes gruplara ayrılınca ve
bir koç öldürüldüğünde orada bir başkası kıyam edecek ve fitneler
çıkaracak, kafirler helak olacak. Sonra arzulanan Kaim ve meçhul imam
kıyam edecek. Onundur şeref ve fazilet. O senin oğlundur ey Hüseyin.
Onun gibi evlat yoktur. İki rüknün arasında zuhur edecek ve iki eski
elbisenin arasında insanlara ve cinlere galip gelecek. Ve hiçbir yeri
ekilmemiş bırakmayacak. Onun zamanına ulaşanlara ve ona katılıp onun
günlerini görenlere ne mutlu.”
Buyurdu ki: Kaim-aleyhisselam-o gün Mekke’dedir.
Sırtını Beyt’ullah-ı Haram’a dayamış olarak şöyle nida edecek: Ey halk!
Biz Allah’tan yardım istiyoruz. Halktan kim bize icabet edecek? Biz,
sizin peygamberiniz Muhammed’in Ehli Beyt’iyiz. Ve biz Allah’a ve
Muhammed’e halkın en evla olanıyız. Kim benimle Adem hakkında
tartışırsa, ben halkın Adem’e en evla olanıyım. Kim benimle Nuh hakkında
tartışırsa, ben halkın Nuh’a en evla olanıyım. Kim benimle İbrahim
hakkında tartışırsa, ben halkın İbrahim’e en evla olanıyım. Kim benimle
Muhammed sallallahu aleyhi ve alih hakkında tartışırsa, ben halkın
Muhammed’e en evla olanıyım Ve kim benimle peygamberler hakkında
tartışırsa, ben peygamberlere halkın evla olanıyım. Allah kitabının
muhkem ayetinde şöyle buyurmuyor mu: “Doğrusu Allah; Adem’i
Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini seçti ve alemlere üstün kıldı.
Birbirlerinden türemiş soylardır onlar ve Allah duyandır, bilendir.”
(Al-i İmran Suresi 34. ayet) Ben Adem’den geride kalan, Nuh’dan zahire
olan, İbrahim’den seçilen ve Muhammed’in seçkiniyim Allahın salatı
hepsinin üzerine olsun.
Her kim benimle Allah’ın kitabı hakkında tartışırsa
bilin ki ben Allah’ın kitabına halkın en evlasıyım. Her kim benimle
Resulullah’ın sünneti hakkında tartışırsa bilin ki ben Resulullah’ın
sünnetine halkın en evlasıyım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder