Hz. İsa (a.s.)’nın inmesine Dair Hadisler Tevatür Derecesindedir
Tevatür: Kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber. (Büyük Lugat-Tur-Dav, 3003)
Hz. İsa (a.s.)’ın Geleceğini Bildiren Sahih Hadisler
. .
Yukarıdaki hadislerde Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne indiriliş alameti
olarak bildirilen durumların hiçbirisi gerçekleşmemiştir. Hıristiyanlık
bozulmus, tahrif edilmiş şeklini muhafaza etmekte, teslise (üçleme)
inanılmakta, haram olmasına rağmen domuz eti yenmektedir. Dünya
karışıklıklar içindedir; huzur, güven, barış ortamı yoktur, savaşlar, iç
savaşlar devam etmektedir. Bolluğun aksine yokluk hakimdir. Bu durumda
Hz. İsa (a.s.)’ın henüz zuhur etmediği anlaşılmaktadır. Fakat bu üstün
Peygamber’in geliş zamanı çok yakındır. Peygamberimiz (sav)’den rivayet
edilen hadisler ve din alimlerinin verdikleri bilgiler, Hz. İsa
(a.s.)’ın, Hz. Mehdi (a.s.) ile Hicri 14. yüzyılda dünyaya tekrar
geleceğini müjdelemektedir. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, Hicri 14.
yüzyıldır.
Hz. İsa (a.s.) Ve Mesih Deccal
|
Hz. İsa (a.s.)’ın Geleceğini Bildiren Sahih Hadisler
|
|
Hz. İsa (a.s.) Ve Mesih Deccal
Mesih-i Deccal: Hakki batıl, batılı hak gösteren.
Sahih hadislerin haberleriyle, ahirzamanda gelecek ve Allah’ı (c.c.)
inkar edip kendisinin ilah olduğunu iddia edecek, dünyayı fesada
verecek, tek gözlü bir şahıstır.
Büyük LUGAT TÜR-DAV
Büyük LUGAT TÜR-DAV
|
Hz. İsa (a.s.) çıkmadan önce birçok sahte Mesih (deccal) çıkacaktır:
Hz. İsa (a.s.) ilk defa göğe alındığı haliyle
yeryüzüne bırakılacağından, O’nun zamanında annesi, babası olan; doğup
büyüyen 33 yaşına gelmiş bir kimsenin Hz. İsa (a.s.) olma ihtimali
yoktur. Ondan evvel çıkan sahte Mesihlerin (deccallerin), o devirde anne
ve babaları olacaktır. Doğup, büyüyüp belli bir yaşa geldikten sonra
sahtekarca kendilerinin Hz. İsa (a.s.) olduğunu iddia edeceklerdir.
Fakat dikkatli, ferasetli, kültürlü, akıllı insanlar bu yalanları
farkedip, onlara aldanmayacaklardır. Bu, deccalin, dünyaya hakim olmak
için materyalist-marksist stratejiyi kullandığı döneme denk gelmektedir.
Deccal, bu sefer dünyaya hakim olmak için tekrar
strateji değiştirecek, dünyada materyalizme galip gelmiş olan
“Yaratılış” inancını kendi menfaati doğrultusunda kullanmak
isteyecektir. Yaratılış inancını insanlara karşı kullanacak, Allah adına
ortaya çıkacak, hatta peygamber olduğunu iddia edecek, fakat ortaya
çıkan fitneden onun deccal olduğu anlaşılacaktır.
Mesih-i Deccal hipnotizma, manyetizma ve sihir türünden bazı yöntemleri
kullanarak birçok istidracı (*) harikalar gösterecek, kendisinin
Beklenen Mesih [yani Hz. İsa (a.s.)] olduğunu iddia edecektir. (Mesih,
Hz. İsa (a.s.)’ın lakabıdır.)
Değerli İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, Mesih-i Deccal’in aldatıcı yönünü şu şekilde belirtmiştir:
Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma
(hipnotizma) ve manyetizmanın hadisatı nev’inden müdhiş harikalara
mazhar olan Deccal ise daha ileri gidip cebbarane suri hükümetini bir
nevi rububiyet tasavvur edip uluhiyetini ilan eder. Mehdi ve Deccal,
Şaban Döğen, s. 74-75
Üstad’ın da sözünde belirttiği gibi, Deccal
hipnotizma ve büyü gösterileri gibi aldatmacalarla yeterince bilgi
sahibi olmayan veya imanen zayıf olan pek çok kişiyi kandırabilir.
Özellikle de bütün Hıristiyan dünyasının Hz. İsa’yı ve Yahudilerin de
Mesihi bekledikleri bir dönemde, Deccal’in gösterdiği yalancı mucizeler
ve hileleri, pek çok kişinin Deccal’e aldanmasına neden olabilir.
Kendisine Mesih diyen Mesih-i Deccal, halen dünyanın
pek çok ülkesinde teşvik edilen ve meşru gösterilen ahlaksızlığı, cinsi
sapıklığı, homoseksüelliği daha da teşvik edecektir. Onun kendilerine
fayda getirdiğini zanneden, onun oyununa aldanan, gösterdiği cehennem
hayatını cennet zanneden pek çok kişi O’na katılacaklardır. Deccal,
sahte peygamber görünümü ile dindarları da etkilemeye çalışacak ama
gerçekte onlar arasında ayrılık çıkarmaya, onları güçsüz düşürmeye,
hatta onları büyük müsibetlere uğratmaya çalışacaktır. Deccal, samimi
dindar Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin en büyük düşmanı olacaktır.
Yanlış yönlendirilmiş bazı Hıristiyanlar o devirde
Hz.İsa (as)’ı beklediklerinden dolayı, O’nu tahrif edilmiş,
değiştirilmiş İncil’deki vasıfları ile bekleyeceklerdir. Mesih-i Deccal
de tam onların hayal ettikleri gibi istidracı harikalıklar
gösterecektir. Örneğin, Hz. İsa (a.s.)’a Yüce Rabbimiz’in bahşettiği
üstün mucizevi özelliklere sahip olduğunu iddia edecek, bir şahsa hipnoz
telkini ile ölmüş annesini konuşur halde gösterecektir. Ayrıca yine
sihir ve hipnozla, annesinin O’na katılmasını tavsiye ettiğini kendisine
işittirecektir. Görme ve işitme halüsinasyonları olacaktır. (Dışarıdan
bakan sihirin etkisinde olmayan bir kişi ise o görüntüyü
göremeyecektir.)
Deccal, önce beklenen Hz. İsa (a.s.) olduğunu iddia
edecek, ardından da Hıristiyanlığın teslis inancındaki gibi Allah’ın
kendisine hulül ettiğini (içine girdiğini) söyleyerek ilahlığını ilan
edecektir (Allah’ı tenzih ederiz). Bu sapkın yöntemi kullanarak dünyada
muazzam bir taraftar kitlesi kazanacaktır. Daha çok keyfe ve zevke
yönelik, ahlaksızca ögretileri ve tavsiyeleri olacağı için
taraftarlarının sayısı daha da artacaktır.
Böyle azgınlığın arttığı bir devrede İslam alemi de
Hz. Mehdi (a.s.)’ın liderliğinde birleşmiş olacaktır. Hz. Mehdi (a.s.),
her ne kadar Hıristiyan alemini “Sahte Mesih”e karşı uyaracaksa da,
Hıristiyanlar, tam bekledikleri tarzda iddialarda bulunmasından,
bekledikleri zamanda zuhur etmesinden ve İstidrac nevinden birçok
harikalıklar göstermesinden dolayı bu izahlara aldırmayacaklardır.
Hz. Mehdi (a.s.), deccalin gösterdiği istidracı
harikalıkları bozma konusunda bir öncü olacak ama deccalin kirli oyunu
yine de sona ermeyecektir. O halüsinasyonlardan oluşan istidracı
harikalıkları ve deccalin bu sinsi oyununu tamamen ortadan kaldıracak,
onun fikir sistemini yok edecek olan Hz. İsa (a.s.) olacaktır.
Bediüzzaman, bu gerçeği şöyle izah eder:
Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracı
harikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkese teshir eden (etkisi
altına alan) o dehşetli Deccal’i öldürebilecek, mesleğini değiştirecek;
ancak harika ve mu’cizatlı ve umumun makbulu bir zat olabilir ki; O zat,
en ziyade alakadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa
Aleyhisselamdır.
Mektubat, 53
Mektubat, 53
|
Hz. Musa (a.s.) o zamanın deccallerinin isdidraclarını ancak mucize ile yok etmişti.
|
|
Hz. İsa (a.s.) Lud kapısında Mesih-i Deccal ile
karşılaşacak, onu tartışarak yenecektir; Deccali öldürmesinden kasıt
onun fikir sistemini yok etmesidir. Hz. Musa (a.s.)’da aynı şekilde
Firavun’un fikir sistemini yok etmişti. Hz. İbrahim (a.s.) ise Nemrud’un
fikir sistemini yok etmişti. Hz. Mehdi (a.s.) süfyanın şahsını değil
fikir sistemini yok edecek, Hz. İsa (a.s.) da, Mesih-i Deccal’in fikir
sistemini ortadan kaldıracaktır. Önemli olan da, ebette ki bu şahısların
yaydığı sapkın ideolojinin, toplumları helake götüren kirli fikir
sisteminin ortadan kalkmasıdır.
Deccali yenip fikir sistemini ortadan kaldıracak olan
Hz. İsa (a.s.)’ın gerçek Mesih olduğunu anlayan Hıristiyan alemi,
Allah’ın izniyle, büyük bir süratle Allah’ın takdir ettiği doğru yola
yani hak din olan İslam’a girecektir. “Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur,”(Nisa
Suresi, 159) ayetinde belirtildiği gibi, bundan sonra tüm dünya
Allah’ın hak dinine tabi olacak ve dinsizlik tamamen ortadan
kalkacaktır.
|
Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) Mesih-i Deccal’in
tüm fikir sistemini ortadan kaldırıp, sistemini dağıttıktan sonra
dünyaya hakim olacaklardır. O zaman tek bir dinin yani İslamiyetin
yeryüzüne yayılması ile ırkçılık, milli egoizm yok olacak; sevgi,
kardeşlik, güzel ahlak ana düşünce haline gelecek; ayrıca masonluk,
siyonizm, materyalist felsefe, komünizm, faşizm, kapitalizm gibi diğer
sapkın ideolojiler de tarih sahnesinden silinecek; egoistlik, bencillik,
kin, düşmanlık gibi her türlü sapkınlık anlamını kaybederek yok
olacaktır. Savaşların, çatışmaların sebepleri yok olacağı için, savaş
sanayine harcanan tirilyonlarca para, bu sefer meşru ihtiyaçlara, gıda,
imar, teknoloji, bilim, kültür, sağlık harcamaları gibi son derece
gerekli ve önemli ihtiyaçlara ve bunun yanında da insanların mutluluğu
için gerekli diğer yatırımlara harcanacaktır. Elbette doğrusunu Allah
bilir.
Hz. İsa (a.s.) Zamanında Büyük Bolluk Olacak
|
Hz. İsa (a.s.) zamanında, bilimin gelişmesiyle hayvansal ve bitkisel
gıdaların üretimi arttırılacak, ilim ve teknoloji son safhaya ulaşacak,
dünya kurulduğundan bu yana teknolojik olarak en gelişmiş çağ
yaşanacaktır. İnsanlar teknolojinin imkanlarıyla çok rahat ve bolluk
içinde yaşayacaklardır. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın öncülüğünü
yaptığı bu kutlu dönem, insanların rahatlık, huzur, güven ve mutluluk
içinde yaşadıkları bir refah dönemidir. Bu döneme bu yüzden “Altın Çağ”
adı verilmiştir.
|
Kadi Iyaz: “Hz. İsa (a.s.)’ın inmesi, Deccal’i
öldürmesi haktır ve gerçektir. Ehl-i Sünnet mezhebi ve yolu bu konuda
varid olan hadisler nedeniyle budur. Ne akli yönden ne de Ser-i Şerif’te
bu görüşü iptal edebilecek hiçbir delil yoktur. Bu itibarla bu hüküm
sabittir. Mütezile ve Cehemiye mezheplerine mensub bazı kimseler ve
onlara katılanlar bu konudaki hadislerin, Allah’ın 33/40- “Muhammed, … ancak o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.” mealindeki ayete, Peygamber Efendimizin “Benden sonra hiçbir peygamber yoktur” mealindeki
hadisine ve Peygamberimizden (s.a.v.) sonra hiçbir peygamberin
olmadığına ve şeriatının kıyamete dek ebedi olup, hükümlerinin
yürürlükten kalkmayacağına dair Müslümanların icma’ına ters düştüğü
gerekçesiyle reddedilmiş olduğunu ileri sürmekteler ise de; Bu iddia ve
gerekçe batıldır. Çünkü Hz. İsa (a.s.) ‘ın inmesinden maksad onun
şeriatımızı yürürlükten kaldırıcı bir şeriatla ve Peygamber olarak
inmesi değildir. Ne bu hadislerde ne de başka hadislerde böyle birşey
yoktur. Bilakis Hz. İsa (a.s.)’ın şeriatımızla hükmedecek adil bir hakim
ve halkın terkettiği şeriatımızın hükümlerini ihya edici olarak ineceği
sahih hadislerle sabittir.” demiştir.
Sünen-i Ibn-i Mace, 10/338
Sünen-i Ibn-i Mace, 10/338
Hz. İsa (a.s.) inecek ve hatem’ür rüsul Resulullah (s.a.v.) efendimizin şeriatina tabi olacaktır.
Mektubat-i Rabbani, 2/1309
Mektubat-i Rabbani, 2/1309
Hz. İsa (a.s.) Efendimiz ahirzamanda yeryüzüne
indirildiği vakit, peygamberlikle vazifeli olarak yeni bir şeriat
getirmeyecektir. Sahih hadislerin ve İmam-Rabbani Hazretleri’nin
izahında belirtildiği şekilde, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Şeriatını
uygulayacaktır. Kur-an-ı Kerim ayetlerine göre hükmedecektir.
Hz. İsa (a.s.)’ın Hilyesi
Hz. İsa (a.s.)’ın Hilyesi
|
Hz. İsa (a.s.) Peygamberimizin (s.s.v) Kabri Yanına Defnedilecektir
|
Hz. İsa (a.s.) yeryüzünde yaklaşık 40-45 sene kaldıktan sonra vazifesini tam yapmış olarak vefat edecektir. Müslümanlar cenaze namazını kılıp, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kabri yanına defnedeceklerdir.
Risale-i Nur Külliyatında İsa Aleyhisselam
Hz. İsa (a.s.) Dünyaya Tekrar Gönderilecektir:
Süfyan ve mehdi hakkındaki hadislerin ifade ettikleri mana budur ki, ahir zamandan dinsizliğin iki ceryanı kuvvet bulacak.
Birisi: Nifak perdesi altında Risalet-i Ahmediyeyi
(A.S.M.) inkar edecek süfyan namında müdhiş bir şahıs ehl-i nifakın
başına geçecek, Şeriat-ı İslamiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı
Al-i Beyt-i Nebevinin silsile-i nuranisine baglanan, ehl-i velayet ve
ehl-i kemalin başına geçecek Al-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı nurani, o Süfyanin şahs-ı manevisi olan cereyan-i münafikaneyi öldürüp dağıtacaktır.
(Mektubat, 53)
****
Hadis-i şeriflerde Hz. İsa (a.s.)’dan önce geleceği bildirilen Hz.Mehdi; Süfyan’ın İslam aleminde yaptığı manevi tahribatı tamire çalışacak, İslamiyetin yeniden canlandırılmasına ve dünya çapında yayılmasına gayret edecektir.
(Mektubat, 53)
****
Hadis-i şeriflerde Hz. İsa (a.s.)’dan önce geleceği bildirilen Hz.Mehdi; Süfyan’ın İslam aleminde yaptığı manevi tahribatı tamire çalışacak, İslamiyetin yeniden canlandırılmasına ve dünya çapında yayılmasına gayret edecektir.
Hz.Mehdi (a.s.), Allah’ı inkar üzerine kurulmuş bütün
felsefe ve teorileri tam anlamıyla susturacak, başta Süfyan’dan
kaynaklanan bütün fitne ve fesad odaklarını, kurumlarını kapatacaktır.
Mehdi, Halife ünvanıyla İslam aleminin başına geçecek, Kur-an-ı Kerim’i
ve iman esaslarını günün şartlarını da dikkate alarak ilmi bir şekilde
insanlara açıklayacak, müminlerin imanlarını güçlendirecektir.
İkinci cereyan ise: Tabiyyun,
maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-i nemrudane, gittikçe
ahirzamanda felsefe-i maddiye vasıtasiyle intisar ederek kuvvet bulup,
uluhiyeti inkar edecek bir dereceye gelir. Nasıl bir padişahı tanımayan
ve ordudaki zabıtan ve efrad onun askerleri olduğunu kabul etmiyen vahşi
bir adam, herkese, her askere bir nevi padişahlık ve bir güna hakimiyet
verir. Öyle de : “Allah’ı inkar eden o cereyan efradları birer küçük
Nemrud hükmünde nefislerinde birer rububiyet verir. Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hadisatı nev’inden müdhiş harikalara mazhar olan deccal ise daha
ileri gidip, cebbarâne sûri hükûmetine bir nevi rubûbiyet tasavvur edip
ulûhiyetini ilan eder. Bir sineğe maglûb olan ve bir sineğin kanadını
bile icad edemeyen âciz bir insanın ulûhiyet dâvâ etmesi, ne derece
ahmakcasına bir maskaralık olduğu malumdur.
İşte böyle bir sırada (Mesih-i deccalin ortaya
çıktığı sırada), o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazreti
İsa (a.s)’in şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakiki İsevilik dini
zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek;
hal-i hazır Hıristiyanlik dini o hakikata karşı tasaffi edecek,
hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslamiye ile birleşecek;
manen Hıristiyanlık bir nevi İslamiyete inkilab edecektir… Ve Kur’an’a
iktida ederek, o İsevilik , şahs-ı manevisi, tabi; ve İslamiyet, metbu’
makamında kalacak. Din-i hak, bu iltihak neticesinde azim bir kuvvet
bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan
İsevilik ve İslamiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe
edip dağıtacak istidadında iken alem-i semavetta cism-i başerisiyle
bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselam, o din-i hak cereyanının başına
geçeceğini bir Muhbir-i Sadık, bir Kadir-i Külli Sey’in vadine istinad
ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır, madem Kadir-i Külli
Sey “va’detmiş elbette yapacaktır.
(Mektubat, 53-54)
****(Mektubat, 53-54)
Mesih’i Deccal’in çok kuvvetli olduğu bir devrede,
Hıristiyanlık dini, içinde bulunduğu hurafelerden, sapkınlıklardan
(teslis, haç, domuz eti yemek v.s.) temizlenecek, ilk nuzül ettiği,
orjinal haline dönecektir. İlahi dinler birbirinin devamı olduğundan
birisi bozulunca diğeri onu düzeltmek ve yeni hükümler koymak için
gönderildiğinden, Hıristiyanlık da hurafelerden, sapkın inançlardan
kurtulduktan sonra manen bir nevi İslamiyet olacak, dolayısıyla
Hıristiyanlar da Kur-an-ı Kerim’e uyacaklardır. Aynı durum Musevilik
için de geçerli olacak. Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Museviliğin
birleşmesi sonucunda inananlar kuvvetlenip, dinsizlik cereyanını yok
edecek bir güce gelecek; iman edenlerin başında ise, Allah tarafından
cismani olarak dünyaya gönderilmiş olan Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi
(a.s.) bulunacaktır. Bunu Peygamberimiz (sav) Allah’ın vaadine dayanarak
haber vermiştir. Allah elbette vaadini yerine getirecektir.
Sahih hadislerde müjdelenen hususlar bunlardır.
Ahirzamanda gelmesi beklenen Hz. İsa (a.s.) efendimizi tek bir zat
olarak değil de “şahs-ı manevi veya cemaat” şeklinde düşünmek veya
“gelmiştir, görevini yapıp vefat etmiştir” iddiasında bulunmak,
mütevatir haline gelmiş bu konuyu yalanlamak olur ki, manevi sorumluluk
getirebilir, müslümanlara çok büyük zarar verebilir. Allah bunu
vaadetmiştir ve vaadini elbette yerine getirecektir. Bediüzzaman başka
bir eserinde de Hz. İsa (a.s.)’ın dünyaya tekrar gelmesinin kesin
olduğunu bildirmektedir.
Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle Hazret-i İsa’nın semavi nüzulu kat’i olmakla beraber; mana-yi işarisiyle başka hakikatleri ifade ettiği gibi bu hakikata da mucizane işaret ediyor.
(Kastamonu Lahikası, 50)
(Kastamonu Lahikası, 50)
Hz. İsa (a.s.) Mesih Deccal’i Öldürecektir:
Kat’i ve sahih rivayette var ki: “İsa Aleyhisselam büyük Deccal’i öldürür.”
Vel’ilmü indallah, bunun da iki vechi var:
Bir vechi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracı harikalarıyle kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal’i öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve muc’cizatlı ve umumun makbulü bir zat olabilir ki: O zat, en ziyade alakadar ve ekser insanların Peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselam’dır.
Vel’ilmü indallah, bunun da iki vechi var:
Bir vechi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracı harikalarıyle kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal’i öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve muc’cizatlı ve umumun makbulü bir zat olabilir ki: O zat, en ziyade alakadar ve ekser insanların Peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselam’dır.
İkinci vechi şudur ki: “Şahs-i İsa
Aleyhisselam’ın kılıncı ve maktul olan şahs-ı Deccal’in, teşkil ettiği
dehşetli maddiyunluk ve dinsizlik azametli heykeli ve şahs-ı manevisini
mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler, din-i İsevinin
hakikatını hakikat-ı İslamiye ile mezcaderek o kuvvetle onu dağıtacak,
manen öldürecek. Hatta, “Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hazret-i
Mehdi’ye namazda iktida eder, tabi olur. ” diye rivayeti bu ittifaka ve
hakikat-ı Kur-aniyenin mutbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder.
(Sualar, 493)
****(Sualar, 493)
Sihir ve hipnotizma gibi harikulade kuvvetlerle herkesi etkileyerek varlığını sürdüren deccal ve onun fikir sistemi, ancak, vahiyle hareket eden gerektiğinde mucizelerle desteklenen Hz. İsa (a.s.) tarafından yok edilecektir.
Hz. İsa (a.s.) tekrar dünyaya geldigi zaman yeni bir
din getirmeyecek, Islam dinine uyacaktir. Fakat bir peygamber olduğu
için, kendisine vahiy gelecek ve mucize gösterecektir.
Hz. İsa (a.s.)’ın idaresi altında Hıristiyanlığın hakikati ile
İslamiyeti birleştiren talebeleri, bu birleşmenin sağladığı güç ile
Mesih-i Deccal’in dinsizlik cereyanını, Allah’ı inkar fikrini etkisiz
hale getirip, yok edecektir.
Hem alem-i insaniyette inkar-ı uluhiyet niyetiyle
medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi zir ü zeber eden Deccal komitesini,
Hazret-i Hz. İsa (a.s.) ‘ın din-i hakikisini İslamiyetin hakikatiyle
birleştirmeye çalışan hamiyetkar ve fedakar bir İsevi cemaati namı
altında ve “Müslüman İseviler” ünvanına layık bir cemiyet, o
Deccal komitesini, Hz. İsa (a.s.)’ın riyaseti altında öldürecek ve
dağıtacak; beşeri, inkar-ı uluhiyetten kurataracak.
(Mektubat 413)
(Mektubat 413)
Hz. İsa (a.s.) Geldiğinde Başlarda Tanınmaması:
Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes O’nun
hakiki İsa olduğunu bilmek lazım değildir. Onun mukarreb ve havassı,
nur-u iman ile O’nu tanır. Yoksa bedahet derecesinde herkes O’nu
tanımayacaktır.
(Mektubat, 54)
(Mektubat, 54)
Bediüzzaman hazretleri, Hz. İsa (a.s.)’ın dünyaya
geldiğinin ilk yıllarında ancak yakın talebeleri tarafından imanın nuru
ile tanınabileceğini, yoksa herkesin açıkça onu tanıyamayacağını
bildiriyor.
Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam’ın nuzülü dahi ve
kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın dikkatiyle bilinir, herkes
bilemez.
(Sualar, 487)
(Sualar, 487)
Hz. İsa (a.s.) yeryüzüne ilk geldiği vakit (nüzul
ettiği vakit) imtihan sırrı olarak kendisini bilmeyecek, daha sonra
kendisinin farkına varacaktır. Talebeleri de imanın nuru ile O’nu zann-ı
galiple (büyük zanla) sonradan tanıyacaklardır. Herkes açıkça O’nun Hz.
İsa’(a.s.) olduğuna hemen kanaat getiremeyecekdir. Küçük bir Hıristiyan
grup içerisinde mücadelesine başlayacaktır.
Hz. İsa (a.s.) tam anlamıyla zuhur ettikten sonra
görebilen herkes onu görecek ve hakiki Hz. İsa (a.s.) olduğunu
bileceklerdir. Fakat yine de “Acaba gerçekten İsa bu mu?” diye şüphe
edenler var olacaktır. Böyle şüphesi olanlar küfürle suçlanamaz, çünkü
bu konu bir Akaid konusu değildir. Yalnız böyle şüphede olanlar bu
mübarek şahsın feyzinden, bereketinden mahrum kalabilir.
Hz. İsa (a.s.)’ın Küçük Bir Cemaati Olacak:
İsa Aleyhisselam’ı nur-u iman ile tanıyan ve ona tabi
olan cemaat-i ruhaniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal’in mektepçe ve
askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına
işaret ve kinayedir.
(Sualar, 495)
(Sualar, 495)
Hz. İsa (a.s.) küçük bir cemaat içerisinde vazifeye
başlayacaktır. Daha ziyade İsrail ve İsrail’e yakın bölgelerde faaliyet
gösterecektir. Okullarda ve askeri birimlerde talebeleri olacak ilk
başta kendilerini gizleyeceklerdir.(Doğrusunu Allah bilir)
|
Hz. İsa (a.s.) Hakkında Bazı Hadisler Mütaşabihtir:
Bediüzzaman Said Nursi, Hz. İsa (a.s.)’ın inmesine ve
Deccal’i öldürmesine aid hadislerin müteşabih (benzetmelerle anlatılan)
hadislerden olduğunu, muhakkak tevilinin yapılması, yani
müteşabihatının çözülerek açıklanması gerektiğini izah etmektedir. Aksi
takdirde, sözde alimlerin bu hadislerin müteşabıhatına aldırmadan,
zahirine bakıp şüpheye düştüğünü veya hadisi tamamen reddetme yoluna
gittiklerini ifade etmektedir.
Ahir zamanda Hz. İsa (a.s.) nüzulüne ve Deccal’i
öldürmesine ait hadis-i şahihanın ma’na-yı hakikileri anlaşılmadığından,
bir kısım zahir ulemalar, o rivayet ve hadislerin zahirine bakıp
şüpheye düşmüşler; veya sıhhatini inkar edip, veya hurafevari bir mana
verip adeta muhal bir sureti bekler bir tarzda avam-i müslimine zarar
verirler. Mülhidler ise, bu gibi zahirce akıldan çok uzak hadisleri
şerr-i rüşte ederek hakaik-i İslamiyeye tezyifkarane bakıp taarruz
ediyorlar. Risale-i Nur, bu gibi ehadis-i müteşabihenin hakiki
te’villerini Kur’an feyziyle göstermiş. Şimdilik nümune olarak bir tek
misal beyan ederiz. Şöyle ki:
Hz. İsa (a.s.) Deccal ile mücadelesi zamanında,
Hazret-i İsa (as) onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıya atlayıp
sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücudda o derece
Deccalin heykeli Hazret-i İsa Aleyhisselamdan on, belki yirmi misli
yüksek kametli olmak lazım gelir. Bu rivayetin zahiri ifadesi sırr-ı
teklife ve sırr-ı imtihana münafi olduğu gibi nev-i beşerde cari olan
adetullaha muvafık düşmüyor.
(Kastamonu Lahikası, 49)
****
Rivayette var ki: İsa Aleyhisselam Deccal’i öldürdüğü münasebetiyle “Deccal’in fevkalade büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa aleyhisselam ona nisbeten çok küçük bulunduğunu..” gösterir.
(Kastamonu Lahikası, 49)
****
Rivayette var ki: İsa Aleyhisselam Deccal’i öldürdüğü münasebetiyle “Deccal’in fevkalade büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa aleyhisselam ona nisbeten çok küçük bulunduğunu..” gösterir.
Bunun tevili şu olmak gerektir ki:
İsa Aleyhisselam’ı nur-u iman ile tanıyan ve tabi olan cemaat-i ruhniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal’in mektepçe ve askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir.
(Sualar, 495)
İsa Aleyhisselam’ı nur-u iman ile tanıyan ve tabi olan cemaat-i ruhniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal’in mektepçe ve askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir.
(Sualar, 495)
Bediüzzaman Hazretleri, hadis-i şerifte İsa
aleyhisselam’ın Deccal ile mücadelesinde onu öldüreceği vakitte on arşın
(5 metre) yukarıya atladıktan sonra kılıcı ancak onun
dizine yetiştirebildiği derecesinde Deccal’in İsa (a.s.)’a oranla
boyunun on-oniki katı (18-20 m.) uzun olması gerektiğini izah
etmektedir. Böyle bir yaratılış, Allah’ın kudreti dahilinde olmakla
beraber adetullaha aykırıdır.
Adetullah: Allah’ın kainatta koyduğu değişmez yasalar.
Ancak bu bekleniş tarzı deccalin asker gücüne, eğitim
kurumlarına ve her alanda maddi bakımdan üstün ordularına kıyasla Hz.
İsa (a.s.) ve cemaatinin sayıca çok daha az olduğuna işaret ettiği
şeklinde açıklanırsa, mesele daha akılcı anlaşılır bir hale gelmiş olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder